1. HABERLER

  2. KAHTA
  3. 2 Kitap Hayatını Değiştirdi, İşin Patronu Oldu

2 Kitap Hayatını Değiştirdi, İşin Patronu Oldu

Genç yaşta iş adamı olan Mehmet Baykurt'un hayatı; mücadele, azim ve sabırla nelerin başarılabileceğinin somut örneklerinden biri. .

A+A-
2 Kitap Hayatını Değiştirdi, İşin Patronu Oldu

Bölgemizin ortak kaderlerinden biri olan çocuk yaşlarda gurbet macerası, onun da hayat hikayesinin önemli bir parçası. Başarmaktan başka şansı olmayan gözü kara genç bir insanın hayatı. Yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılar karşısında verdiği mücadele, başarmak için gösterdiği azim ve sabır.... 13 yaşında İstanbul'un bekar odalarında başlayan hayat mücadelesi, sonradan iş dünyasına küçük bir bodrum katında ilk iş hayatı. Babasının "Siz adam olmazsınız" sözüyle inatlaşan, okuduğu iki kitapla hayat çizgisini çizen bir iş adamımız. İşte Mehmet Baykurt'un başarı hikayesi....

OKULU BIRAKIP İSTANBUL'A GİTTİM

Daha 13 yaşında iken okuma hevesim kalmamıştı. Babamız bizi okutup bir memur, bir sıfata sahip olmamızı isterdi. Toplumda bir yeri olsun, eli para görsün isterdi. Bunun için okula devam etmemizi, başarılı bir öğrenci olmamız için elinden geleni yapardı. Ama sorun bizdeydi. Okumaya hevesim kalmamıştı. Ben çalışıp, kendi işimi kurmak istiyordum. Çünkü köyümüzden, akrabalarımızdan İstanbul'a gidip iş kuranların ev ve araba sahibi olduklarını, çok para kazandıklarını duyar, onların başarı hikayelerini gıpta ile dinlerdim. Okumaya karşı pek hevesim de kalmamıştı. 13 yaşında- 1995 yıllarında çıkıp İstanbul’a gittim. Gurbet ellerde Vefa'da, Fatih’te bekar odalarında kaldık.

MENEMEN, MAKARNA ve PİLAV

Gurbete gidenlerimiz bilir, bekar odalarında yaşamak, tahtakuruları ve fareler ile mücadele etmek kolay iş değil. Kışın soğuğunda ısınmaz, yazın sıcağında ise çorap kokularından yatamazsınız. Çırak olarak aldığınız haftalık ücret yeme içmenize bile zor yeter. Biz de bekar odalarında bekarların meşhur yemeklerinden olan menemen, makarna ve pilava talim ederdik. Tuvalet ve banyomuz tek bir göz yerdi. Odanın içine girerken bile kafamızı eğer, öylece içeri girebiliyorduk. Hafta sonları genellikle köylülerimizle yan yana gelir, Fatih Parkı'nda sohbet ederdik. Sohbetlerimizin büyük bir bölümü anne, baba özlemi ve memleket hasreti üzerineydi.

Hafta sonları elbise yıkamaktan, akşamları yemek yapmaktan, bulaşık yıkamaktan geçerdi zamanımız. Geçim zor şartlar altında oluyordu. Aldığımız maaş bize yetmiyordu. Bekar odasında bir ağabeyimiz vardı. Bizim Ömer abi. Hiç unutmam, hem annemiz-hem de babamızdı o abimiz. Ömer abiyle birlikte orada kalırdık. Ömer abiyle bir anlaşma yaptık. Ömer abi malzemeyi alacak. Ben de  yemek pişirmesi ve temizlikte bana ait olacaktı. Bir süre öyle devam ettik. Bekar odalarında bol bol menemen, makarna, pilav yerdik.

MASA ALTINDA YATAR, MASA ALTINDA KALKARDIK

Bekar odalarında başlayan gurbet hayatımız, zaman zaman tekstil atölyelerinde masa altlarında devam etti. Bekar odalarının kira parasından kurtulmak, minibüs parasını vermemek için çalıştığımız atölyelerde kalmak en uygun olanıydı. Ama herkes o şansa sahip olmuyordu. Atölyenim tozu-dumanı bize ilaç gibi geliyordu. İş bittikten sonra atölyeyi temizler, masa altlarında yatardık. Sabahın ilk ışıkları ile kalkar, işçiler ve işveren daha atölyeye gelmeden etrafı toparlar, işe ve yeni güne hazırlardık kendimizi.

 

BABAMIZIN SİTEMİ BİZİ BAŞARIYA GÖTÜRDÜ

Babam, Kahta'da bakkal dükkanı işleterek bizi geçindirmeye çalışan çok iyi bir insan. Tüm derdi çocuklarının iyi bir iş sahibi olması ve ayakları üzerinde kalmasıydı. Okumamızı çok isterdi, ama ben okumak istememiştim. Bir amcam avukat, bir amcam öğretmen olmuş, benim çocuklarım niye adam olmuyor diye bize hep sitem ederdi. Babama kendi içimde bir andım-yeminim vardı.

BAŞARACAĞIM....

ZOR ZAMANDA DOĞRU KARAR VERMEK

Kendi memleketinizde, evinizin sıcak yuvasında yaşadığınızda gurbetin nasıl bir yer olduğunu bilmiyorsunuz tabi. Ailenin imkanlarına rağmen yine de el bebek gül bebek yaşıyorsunuz. Ancak gurbettin sıkıntılarını yaşamadan, pembe düşler kurabiliyorsunuz. Gurbette, hayatın gerçekleri ile karşılaştığınızda, mücadeleyi anlıyorsunuz. Hayat sizi buna zorluyor. Çocuk yaşta gurbette yaşamak öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor. Bir yanda anne baba özlemi, arkadaş hasreti çekerken, öte yandan karşılaştığınız sıkıntılar. İşte burada, tam da bu nokta sizin kırılma noktanız oluyor, Ya başaracaksınız, ya da geriye dönüp sıfırlanacaksınız. Hayatınız, geleceğiniz, zor şartlarda verdiğiniz doğru kararlarla değişecektir.

RAMAZAN BAYKURT BİZE ÖZGÜVENİ AŞILATTI

İstanbul'un Vefa ve  Fatih semtlerinde çıraklık yaptığımız Baykurt Tekstil sahibi olan Ramazan Baykurt yanında çıraklık yaptım. Ama yıllarca devam ettim.  Bekar odasında ayrıldım. Tekstil fabrikasında yatmaya başladım. O zamanlarda bekar hayatımız vardı. Anne-baba yoktu yanımızda. 13 yaşından beri bu şekil yetiştik. Ramazan Baykurt ağabeyimiz kendi yanında yetiştirdi bizi. Çıraklıktan ustalığa kadar yetiştirdi. Disiplinli olmayı, başarıya giden yolu bize öğretti. Bizi bir çok şeyden kuruduğu gibi, hayata tutunmayı ve özgüveni da aşılattı.

HAYALLER GERÇEĞE DÖNÜŞÜYOR

İstanbul'da atölyede çalışırken tabi memleket hasreti ve bir an önce iş hayatına atılmayı, arzuluyordum. Artık olgunlaşmış, iş dünyasını tanıyan ve iyi bir usta olarak hayata hazırdık. İşimizden ve kendimizden özgüven bulup, bir ticaret sıfatı bulduktan sonra bir ortaklığımızda doğdu. İş ortaklığımızda şimdiki ortağımız Mustafa Han, ağabeyimizle 2011’de böyle bir düşüncemiz oluştu. Memleketimize gidip, kendi memleketimizde bu işi yapalım dedik. Ancak yaşımız ve arkamızda duran kimse yoktu. Ama biz hep sabır ettik ve biz bu mücadeleyi İstanbul’da verdik. En son 2012'de Mustafa Han’la oturup konuştuk. Biz bu mücadelemizi niye memleketimizde vermiyoruz diye. Ondan sonra alt tabanı hazırladıktan sonra, iş adamımız Ramazan Baykurt’un yanına gittik. “ Memleketimizde bu işi yapmayı düşünüyoruz.” Dedik.  Bize dedi ki "Siz biri birinize güveniyorsanız, benim de elimden ne geliyorsa sizlere yardımcı olurum" dedi. Biz de İş adamız Ramazan Baykurt’tun sözlerine ve desteğine güvenip, Mustafa Han ortağımla İstanbul'dan çıkıp memleketimize geldik.  Bir iş yeri tutup 6 kişiyle işe başladık.

2 KİTAP HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ

13 yaşında iken, babamın tüm itirazlarına rağmen okulu bıraktım. Okulu bıraktığıma pişman mıyım, evet belki iyi bir eğitim-öğretim alamadığım için pişmanım ama, bir iş sahibi olduğum için de mutluyum. Okulu bıraktım ama okumayı hiç bırakmadım. Zamanım oldukça kitap okumayı çok seviyorum. Aslında benim hayatımı değiştiren ve dönüştüren sadece yaşadıklarım değil, aynı zamanda okuduklarımdır da. İki kitap hayatımı değiştirdi diyebilirim. Robin Sharma'nın 'Aile Bireyliği' kitabı ve 'Ferrarisini Satan Bilge' kitaplarıdır. Herkesin okumasını tavsiye ederim. Bu iki kitap, dünyada milyonlarca satan ve insana ilham veren kitaplardır. Bir çok kitap için belki aynı şeyi söyleyebiliriz ancak, benim hayatımın üzerinde bu iki kitabın yeri ayrıdır.

KÜÇÜK BİR DÜKKANDA İLK İŞ DENEYİMİ

Kahta Öğretmenevi'nin yakınında bir bodrum katında işe bismillah diyerek başladık. Çok şükür işimiz oturdu. Tutuğumuz yer bize küçük geldi. Çok zor şartlarda iş çıkarıyorduk. İşimizi özenle ve sevgiyle yapıyorduk. Bazen işçiler gittikten sonra gece yarılarına kadar kendimiz makina başına geçerek çalışıyorduk. Biz çalıştıkça iş hacmimiz ve talep artıyordu. Oradan Kahta Tekstil’de yer kiraladık. İstihdamı çoğalttık. Ancak zaman içerisinde burası da talepleri karşılayamaz hale geldi.

FABRİKALAŞMAYA ADIM ADIM

Çıkarttığımız işin kaliteli olması bize olan talepleri her geçen gün arttırıyordu. Konuyu büyüğümüz olan Ramazan Baykurt beye aktardık. Ramazan bey bu fikrimize sıcak baktı ve Kahta Organize Sanayi Bölgesi'nde fabrikamızın temellerini attık. Şu an 5.500 metrekare kapalı alan üzerinde 350 işçi kardeşlerimizle iş hayatını sürdürüyoruz. Tabi kısa bir zaman sonra buranın da yetersiz olacağını düşünüyoruz. İş alanımızı büyütüp, daha çok istihdam yaratmak istiyoruz. Bunu da başaracağız inşallah.

KARARLILIK VE CESARET BAŞARI GETİRİR

Yatırım ve iş kurmak isteyen kardeşlerimize tavsiyem; kararlı ve cesaretli olmaları. Hangi iş olursa olsun kendinizi işinize odaklayın ve yenilikçi olun. Bir girişimde bulunmak ve bu girişimi karlı bir işe çevirmek kolay değildir. Çok çalışıp, iyi araştırmak lazım. Kahta ilçemiz yatırım yapmaya elverişli bir ortam sağlıyor. Hem devletin verdiği destekler, hem de çalışabilir genç nüfusun olması, yatırımcılar için iyi bir fırsat sunuyor.

DÜNYA MARKASI KAHTA'DA ÜRETİLİYOR

Bir dünya markası olan LC Waikiki firmasının işlerini üretiyoruz. Türkiye'nin değişik illerinde olduğu gibi, ilçemizde de üretilen ürünler, dünyanın dört bir tarafından müşterilerine sunuluyor. Biz hep az kazandık, kanaat ettik. Bir sabır var, bir beklentimiz var. Biz bu işi daha çok güzel yerlere taşıyacağız. Fabrikamızı büyüttükçe, istihdamı da arttıracağız. Şirket ortaklarımızla tam bir uyum içerisinde çalışıyoruz. Bizi bu günlere ulaştıran rabbime şükrediyorum. Her zaman dualarını bizden esirgemeyen anne ve babama, büyüğümüz Ramazan Baykurt beye, iş ortağım Mustafa Han'a teşekkür ediyorum.  

MEHMET BAYKURT

1983 yılında Kahta'da doğdu. İlk ve ortaokulu Kahta'da tamamladı. Eğitimini yarıda keserek İstanbul'a gitti. Evli ve 3 çocuk babasıdır.

Röportaj: Hasan KAYA


    

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.