1. YAZARLAR

  2. MEHMET EMIN DANIŞ
  3. EĞİTİMDE NORMALE ULAŞMAK...
Mehmet Emin DANIŞ

Mehmet Emin DANIŞ

EĞİTİMDE NORMALE ULAŞMAK...

A+A-

Bu yazım ilk olarak Günebakış Gazetesi’nde yayınlandı, o yayını okuyan bir öğretmen arkadaşım da aşağıdaki mesajı atarak benim detaylandırmadığım ama çok önemli ayrıntıları özetledi. Yazımı sizlere sunarken öncelikle çok önem verdiğim bu mesajı sunmak istedim:

“Mehmet Emin Bey, kaleminize sağlık.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki; sizin de gözlemlediğiniz üzere deprem bölgelerindeki okul öncesi ve ilkokullar iyi kötü eğitime devam ediyor, ancak hiç bir lisede öğretim yapılamıyor. Çünkü öğrenci okula gitmiyor. İkinci olarak öğretmenlerimiz ve aileleri okul pansiyonlarına yerleştirildi, bazı aileler bölünerek erkekler erkek pansiyonlarna, kadınlar kadın pansiyona yerleştirildi.

Bir diğer büyük ve acil çözülmesi gereken konu tadilat yapan boyacı, alçıcı tadilatçı mobilyacı doğalgazı elektrikçi ve sucu esnafın fiyatlarını çok fahiş bir şekilde arttırmaları, insafsız davranmalarıdır Bu konuyu da dile getirmeniz çok iyi olmuş; tekrar teşekkür eder, saygılar sunarım..”

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, sosyal medya hesabından deprem bölgesindeki eğitim-öğretim konusunda bir paylaşım yaptı.

Bakan Özer’in "Yaşanan büyük afetin ardından okullarımız ve tüm eğitim kurumlarımızda en kısa sürede eğitim öğretim faaliyetlerimize başlamakla bölgedeki yaşamın olağan akışına kavuşmasına öncülük ettik. Afet bölgesinden farklı illerimize naklini aldıran öğrencilerimizin 82 bin 405’i okullarına geri döndü" şeklindeki açıklamasının detayı yani deprem sonrası başka şehirlere göç ederek gittikleri yerlerde okula dönen öğrencilerin sayısı şöyle:

Adana 2.711, Adıyaman 10.652, Diyarbakır 1.467, Gaziantep 9.533, Hatay 15.431, Kahramanmaraş 26.361, Kilis 267, Malatya 12.051, Osmaniye 2.411 ve Şanlıurfa 1.521... Toplam 82.401.

15 Şubat tarihli haberlere baktığımızda bölgeden başka illere giden ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin sayısı 3.790.247, buna göre göç eden öğrencilerden gittikleri illerde okula dönenlerin sayısı çok az... Aslında bu sayılar net ve güvenilir değil, çünkü 6 Şubat’tan beri ülke içinde şehir şehir gezen vatandaşların kesin olarak hangisinin hangi ilde yaşamına devam ettiği/edeceği belli değil...

Şöyle ki, depremin hemen ardından kapanan yollara rağmen çeşitli yollarla milyonlarca insan başka illere nakledildi... Bu illerdeki devlet kurumlarıi belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve hayırsever vatandaşların geçici olarak kabul ettikleri depremzedeler aradan geçen 3 ay içerisinde kendileri için daha iyi gördükleri başka illere ikinci, üçüncü hatta bazıları dördünce defa göç etti ve bu iç göç halen devam ediyor. Aynı şekilde deprem bölgesindeki çadır, konteyner ve az hasarlı konutlardaki vatandaşlar da belirli yerlerde kesin ikametgah belirtemiyor... Doğa olayları devam ettiği sürece kesin yerleşim sorunu çözülecek gibi değil.

Bununla beraber çadır, konteyner veya onarılan okullardaki sorunların tam çözülmesi de mümkün görülmüyor... Göç eden sadece öğrenci aileleri değil, okul idarecileri, hizmet kadrosu ve elbette öğretmenler de işin içerisinde...

Mesele sadece araç-gereç meseleri değil ki, peki göç eden idareci, hizmet personeli ve öğretmenlerin durumu ne halde? Haftalardır “görev yerinize dönün” denilen bu insanların sorunları çözüldü mü? Döndükleri şehirlerde barınma ve diğer insani yaşam şartları düzene girmeyen çok sayıda eğitimcinin göçebe hayatı yaşadığı ortadayken onlara “kutsal görevinizi yerine getirin” demek ne derece adil?

“Çözüm ne” demeyin, kimse bu şartlarda net çözüm üretemez... Öncelikle kabul etmeliyiz ki pandemi, deprem, sel derken bölgede yaşanan kaosun izlerinin kısa zamanda silinmesi çok zaman alacak, günümüzde öğrenim çağındaki çocuklarımız maalesef istediğimiz başarıya ulaşamayacak...

Özellikle aç gözlü fırsatçıların kira, nakliye ve tüketim giderlerindeki vurgun anlayışının önüne geçilmesi şarttır... Maaşı geçen kiralar, ilden ile göç esnasındaki taşınma giderleri ve hayatın devamı için ihtiyaç olan tüm kalemlerdeki tüketim malzemelerindeki fiyatlar uçmaya devam ediyor.

Unutulmamalıdır ki, eğitim sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın omuzuna bırakılamayacak kadar çok yönlü ve sorumluluk isteyen bir meseledir. Kaybetmek üzere olduğumuz milyonlarca çocuğumuzun geleceği için aç gözlülükten vageçmeyenlere karşı kesin ve kararlı yaptırımlar uygulanması gerekiyor. Madem onlarda acıma duygusu yok o halde devlet de onlara acımasın, her türlü cezayı hak eden bu fırsatçıları durdurmanın tek yolu tavizsiz uygulanan yaptırımlardır.

Mehmet Emin Danış

 

Bu yazı toplam 24422 defa okunmuştur.
Önceki Yazıları