Müsebbibi olmadığımız bozuk bir ekonomik sistemin ceremesini bize çektiriyorlar.
Hak ettiğimiz yaşama standardının altında bir hayat yaşıyor oluşumuz beceriksizliğimizden değil, beylerin iş bilmezliğinden ve her yaptığının tanrının buyruğuymuş gibi tartışmasız alkışlanmasından kaynaklanıyor.
Ama ceza beylerin kendisine ya da onları alkışlayanlara değil, bizatihi bu çarpık ekonomik sistemden illallah edenlere kesiliyor.
Düne göre daha çok çalışarak daha çok kazananlar daha fakir bir hayatı yaşamaya mahkum ediliyor.
Dünya gerçekten adil bir yer değil. Adil olmadığı için Beyler gemi azıya almış kendilerini alkışlayanlarla beraber zevk-ü sefa içerisinde yaşayıp gidiyor.
Bugün toplumun feveran ettiği ekonomik sıkıntıların hiçbirinden beyler etkilenmiyor, hatta sistemden daha da nemalanarak çıkıyor. Çünkü çark bozuldukça beylerin işleri daha bir yoluna giriyor ve keyifleri daha bir yerine geliyor her ne kadar üzülüyormuş gibi yapsalar da.
Müsebbibi olmadığımız rezilce bir hayata mecbur bırakılışımız, rezilce bir hayatı yaşaması gerekenlerin baş tacı edilmesindendir.
Bu haksız hukuksuz ahlaki ve vicdani olmayan kararların hiçbirinin altında ne imzamız ne rızamız var.
Bu haksız hukuksuz kararlara imza atanlar ve onların şakşakçılıklığını
yapanlar değil de neden bu işte hiçbir günahı olmayan bizler bir önceki güne göre daha fakir ve yoksul bir hayata mahkum edilelim. Ve neden kendileri bir önceki güne göre daha müreffeh bir hayat yaşamaya devam etsin.
Bu kendi beceriksizliğinizden kaynaklanan rezilce bir hayatı bize dayatışınız Allah'tan reva mıdır!
Sizinle aynı gemide değiliz ve aynı gemide olmayı asla kabul etmeyeceğiz. Çünkü rotanız yanlış. Çünkü Göz göre göre gemiyi buzdağına doğru sürüklediğinizi ve bütün uyarılara rağmen bildiğinizden şaşmadığınızı görüyoruz.
Yanlış adamlarla rotası yanlış çizilen gemide olmayı kabul etmiyoruz. Ama mademki aynı gemideyiz diyorsunuz öyleyse neden gemi her su aldığında boğulan biz oluyoruz. Ve neden siz her defasında kurtarıcı olarak bir başka gemiyi batırmak üzere yine kaptan köşkü'ne geçiyorsunuz?
Kendi aymazlığınız kendi beceriksizliğiniz ve her işe en iyi ben bilirim pervasızlığı ile atılışınız yoksulluk, fakirlik, çaresizlik olarak dönüyor bize. Ve siz süslü arvat umursamazlığıyla dünkü şatafatlı hayatınızın üzerine zamlardan ve zulümlerden nemalanarak yeni şatafatlar ekleyerek devam ediyorsunuz.
Bunda bizim ne günahımız var Hakim Bey! Bizim ne suçumuz var? Müsebbibi olmadığımız ve üstelik yüksek sesle herkesin duyacağı şekilde karşı olduğumuz bozuk bir çarkın kırılan dişlilerinin cezasını neden biz çekelim? Çarkı bozanlar ve bütün dişlileri kıranlar hiçbir şey olmamış Fildişi saraylarda yaşarken hem de...
Bize yaşatılan bu rezilce hayata rıza göstermiyoruz, rızası olanları da Allah'a havale ediyoruz.